Sabahlara uyanmak zor değil mi?
Her güne yine, yine, yeniden başlamak..
Mecburiyetler içinde, tekrarları yaşamak…
Aslında her gün, yeni günden çok, kendine yeniden başlar insan. Kendi içindeki ritmi yeniden yaşamaya, yakalamaya. Gün, günler hemen hemen birbirinin aynıdır. Farklı olan, olabilen, olması mümkün olan bizleriz. Düşüncelerimiz, davranışlarımız, etkileşimlerimiz, umutlarımız. Gökyüzüne, yeryüzüne bakışlarımız. Suyun taşı delebilme kararlığı gibidir sabır. Ama çok, gerçekten büyük bir güçtür. Sabrın elbetteki dozu var. Bir ana, bir saate, bir güne, bir aya, bir yıla, bir ömre sığabilecek çeşitleri var. Hiçbiri diğerinin aynı olmayabilir. Fakat elde edilen netice, kısa vadede de, uzun vadede de olsa müspet yöndedir. Sabır insanın kendine her gün yeniden başlayabilmesi, tanıyabilmesi, geliştirebilmesi, gerekiyorsa değişebilmesi ve hayat denen bu okyanusun içinde yol alabilmesi adına olmazsa olmaz ilaçlardan biridir. Kime ve neye sabrettiğimizin hiç mi önemi yok diye bir soru gelecektir doğal olarak akıllara. İşte tam burada akıl, mantık, sebep- sonuç, öncelikler, tercihler ve aslında hepsini paket olarak açıklayabilecek bir kavram giriyor devreye. Kelebek etkisi…
Kimine göre karma, kimine göre evren, bir diğerine göre ilahi tecelli. Havuz aynı temelde. Ektiğini biçme, ettiğini bulma, yaydığın frekansın sana geri dönmesi yani.
Sabır bir erdemdir. Enayilik gibi görülebilen zamanlarda dahi bir erdem ve havuzda bekleyen gizli bir güçtür. Mayıs/2022