Bir deprem ki…

Yıkıldık, yandık, tükendik acıdan. Ciğerlerimiz kavruluyor.

Kimimiz bağıra, bağıra ağladı, ağlıyor.

Kimimiz için, için siliyor gözyaşlarını.

Kimimiz çığlık çığlığa sustu, susuyor.

Biz insanız yahu, insan… Acımız aklımızı da boyumuzu da geçti, geçiyor.

Elem, öfke, kaygı, umut, çaresizlik, utanç, sabır, pişmanlık ne varsa aklımıza gelen, gelmeyen sarmal gibi birbirine girdi, giriyor.

Günün sonunda elimizde kalansa tecrübe. Acıyı tecrübe ediyoruz.

Biz insanız, insanca olan ne varsa görüyoruz. İyiyi de, kötüyü de…İyiliğe bedel ödetildiğine, iyilere yaralar açıldığına, yalan dünyada kötülüğe ve kötülere her yerde adeta vizesiz dolaşım hakları tanındığına şahit oluyoruz.

Tüm kötüleri kendi karanlığında bırakarak, bardağın dolu tarafına bakmaya çalışalım mı?

—- Öyle bir insanlık dayanışması yaşadık yaşıyoruz ki!! Yurt içi, yurt dışı… Maddi, manevi, fiziksel, ruhsal. Asrın felaketi, asrın iyiliğine ayna tuttu adeta. Elindekini bölüşmek, paylaşmak neymiş anladık. Yemeyip yedirenler, giymeyip giydirenler imza attı bu felakete. Kumbara paralarını gönderen minikler, ineğini satıp parasını yollayan nineler, umre/hac parasını bağışlayan insanlar, karne hediyelerini bağışlayan çocuklar, evlerini, yuvalarını, kucaklarını açanlar, daha neler, neler…Can havliyle canını hiçe sayıp deprem bölgesine koşan canlar gördük. (patili dostlarımız da dahil)

Din, dil, mezhep, etnik köken farkı gözetmedi iyilik, ayağa kalktı, vücut buldu, koştu yetişti nefes oldu iyilik. Biz canız, biz biriz, biz insanız dedi iyilik.

—–Vakti bildirdi bize yeniden deprem, vaktin kıymetini. Erteleme, küsme, kavga etme, kavgalı/küs uyuma dedi hepimize. Sevdiklerine sevdiğini göster, hatırlat, söyle dedi deprem. Geç kalmak pişmanlıktır dedi.

—–Bilimle ters düşersen, doğayla, fizik kanunlarınla inatlaşırsan, gerçeklere, gerçekleri söyleyenlere arkanı döner, kulaklarını kapatırsan sonuçlarına en acı şekilde katlanırsın dedi deprem.

—–Ve sorgulamalar…Tüketim çağının tüketim çılgınlığında, bireyselleşmenin hemen her türünde kaybolmuş insanlar ani bir şok dalgasıyla silkelendi. Şu veya bu karşıtlığı ile yoğrulmuş yaşamış insanlar, şu veya bunun karşı mahallesini gördü, fark etti, birlikte acıyı paylaştı, göğüsledi, birlikte yaralara merhem olmayı deneyimledi. Kendi karşı mahallesinden özür dileyenler, daha çok tanımak istediğini söyleyenler oldu, oluyor, olacak da.

Bir grup azınlık da dünya durdukça hep var olacak bunu hepimiz biliyoruz. Bencilliğinden, kininden, çıkar çukurlarından, kötülüğün karanlığından beslenenler ve bu gruptakiler kadar olmasa bile at gözlükleri ile vedalaşmaya hazır olamayan inatlarıyla dost insanlar her daim var olacak.

Boş verin onları, boş verelim. Biz insanız, bunca acının içinde insanlığımızı hissettiren her ne/kim varsa kendi adıma minnettarım.