Şimdilerde hedefimiz ışık hızı. Ah bir geçsek neler, neler olacak. Gezegen değistirebilecegiz yahu! ötesi yok..
Neyi taşıyacağız?
Koca, koca sehirlerde yıldızları görmeden büyüyen çocuklar.
Bir fidanı eline alıp toprağa dikmemis, can suyu vermemiş.
Fasulye nerde yetişir, patates yerde mi ağaçta mı? Topraktan çıkan solucanı izlediler mi hiç?
Kaç tanesi uçurtma yapıp uçurabildi?
Bir tahtaya çivi çakmayı tecrübe ettiler mi?
İğneye iplik geçirip hiç düğme diktiler mi mesela? Kutu, kutu evlere sığmaya çalışırken evcil hayvan ile büyüme, yaşama şansını yüzde kaçı yakalayabildi?
Kuyudan su çekmek, çeşmeden su taşımak, ateş yakıp ısınmak, çamaşırı leğende, bulaşığı elde yıkamak masallarda bile kaldı mı?
Sahi masal kaldı mı gerçek anlamıyla?
Sanal alemin baş döndürücü dünyasında oyunlar, oyunlar…
Sanal hedefler, sanal başarılar, sanal ödüller, sanal karakterler. Sanal hayatta kalmalar.
Birde dünyamızın diğer köşelerinde gerçekten hayatta kalmaya çalışan çocuklar.
Tüm bunlara yabancı, bir şekere, bir dondurmaya, bir oyuncağa dünyanın en güzel utangaç gülüşlerini sığdıran çocuklar.
Büyüklerin neden birbirini öldürdüğünü asla anlayamayacak, nelere hakkı olduğunu, nelerden mahrum bırakıldığını asla öğrenemeden büyüyecek ya da hayata veda edecek çocuklar.
Mükemmel eko sistemleriyle, hala listemeye çalıştığımız bitki ve hayvan türleri ile hizmetimize sunulmuş dünyaya neler yaptık?
Hava, su, toprak, dereler, ırmaklar, denizler, okyanuslar artık temiz mi? Ya buzullar? Peki ya en önemlisi ruhlar? Ruhlar artık temiz mi?
Neleri taşıyabiliriz bir başka gezegene mümkün olsa bilinmez ama içinde dünya barışı ve huzuru olmayacağı tecrübe ile artık sabit.
12.04.2024